lütfen cevap verin

Kayıt
26 Ocak 2012
Mesajlar
250
Beğeniler
0
#41
size şimdi bir şey diyeyim tam şaşırın:) arkadaşın biri mülakata gittiğinde direk arkandaki duvarın rengi ne demişler heyecandan söyleyememiş direk çıkartmışlar:) amaçları dikkat ölçmekmiş halbuki duvarların hepsi aynı renk:)
 
Kayıt
4 Ocak 2012
Mesajlar
2.130
Beğeniler
1
Şehir
eskişehir
#42
yıl 1993 halam izmirde ikm sınavına giriyor. komisyon kızım adın soyadın nedir diyor. sonra sevgi kızım dolaptaki şu kitabı bize verirmisin diyor halam soğukkanlılıkla kitabı alıp komisyona teslime diyor... anlayacağınız tepkinizi ölçmek için yapılan şeyler var. soruları ister bilin ister bilmeyin ama o andaki tepkiniz çok önemli..
 
Kayıt
26 Ocak 2012
Mesajlar
250
Beğeniler
0
#43
evet katılıyorum berrin abla..ben de araştırdım bazı yerlerde masaya ya da sandalyeye tekme atıyorlarmış tepki verdiğin an çıkartıyorlarmış..aslında haklılar bu meslek için soğukkanlılık gerekli kin gütmemek lazım ani parlamamak lazım..hepside bende var..ama ben çok neşeliyim elenirsem bundan elerler beni galiba:)
 
Kayıt
10 Mart 2012
Mesajlar
51
Beğeniler
0
#45
TARİH
Kurtuluş Savaşı ve Yaşanan Olaylar:
Batı Cephesi:
- Gümrük Barış Anlaşması (2-3 Aralık 1920)
- Bilecek Görüşmeleri (5 Aralık 1920)
- Düzenli Ordunun Kurulması
- I. İnönü Savaşı ve Çerkez Ethem Olayı ( 6-10 Ocak 1921)
- Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ( 20 Ocak 1921 Anayasası)
- Gürcülerle Anlaşma (1921)
- Londra Konferansı ( 21 Şubat – 12 Mart 1921)
- Türk – Afgan Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921)
- İstiklal Marşı’nın Kabulü ( 12 Mart 1921)
- Moskova Antlaşması ( 16 Mart 1921)
- II. İnönü Savaşı ( 26 Mart – 1 Nisan 1921)
- Aslıhanlar ve Dumlupınar Savaşları ( 8 – 11 Nisan 1921)
- Kütahya - Eskişehir Savaşları ( 10 – 24 Temmuz 1921)
- Mustafa Kemal’in Başkomutanlığa Seçilmesi ve Tekalif-i Milliye Emirleri
- Sakarya Meydan Muharebesi ( 23 Ağustos – 13 Eylül 1921)
- Kars Antlaşması ( 13 Ekim 1921)
- Ankara Anlaşması ( 20 Ekim 1921)
- Büyük Taarruz ( Başkomutanlık Meydan Savaşı) ( 26- 30 Ağustos 1922)
- Mudanya Ateşkes Antlaşması ( 11 Ekim 1922)
- Saltanatın Kaldırılması ( 1 Kasım 1922)
- Lozan Barış Konferansı ( 24 Temmuz 1923)
*Ermeniler, Erivan merkezli Ermenistan’la, Doğu Anadolu’daki bazı toprakları birleştirerek büyük bir Ermeni Devleti kurmayı amaçlamışlardı.
- TBMM açıldıktan sonra Ermeni saldırılmarını artması üzerine meclis Haziran 1920’de Doğu Cephesi’ni kurdu ve komutanlığına da Kazım Karabekir Paşa’yı getirdi.
- TBMM, Doğu Cephesi’ni Sevr Barışı imzalanmadan önce kurmuştur.
*Gümrü Barışı TBMM’nin imzaladığı ilk anlaşmadır.
*TBMM’nin kazandığı ilk askeri başarı Doğu Cephesi, ilk siyasi başarı Gümrü Anlaşması’dır.
*Ermeni sorunu, uluslararası düzeyde sona ermiştir.
*Ardahan’ın bir bölümü ve Artvin dışındaki bugünkü Doğu Anadolu sınırımız saptanmıştır.
*TBMM, kaybettiği Kars, Iğdır, Sarıkamış, Kağızman ve Kulp’u yeniden topraklarına katmıştır.
*Türkiye adı ilk kez uluslar arası bir antlaşma metninde yer almıştır.
*Gümrü Barışı’nın imzalanmasından bir süre sonra Gürcistan ile de anlaşıldı. Ardahan ve Artvin geri alındı. Gürcistan’dan, birkaç hafta sonra da Batum alınmıştır. Ancak Batum, Moskova Antlaşması’yla yeniden Gürcistan’a bırakılmıştır.
Güney Cephesi:
- Mondros Mütarekesinden sonra;
İngilizler Musul, İskenderun, Kilis, Antep, Urfa, ve Maraş’ı.
Fransızlar Adana, Mersin, Osmaniye’yi işgal etti.
- İngiltere ve Fransa, 15 Eylül 1919’da ikili bir anlaşma imzalayarak Ortadoğu’yu nasıl paylaşacaklarını belirlediler. Buna göre, Irak ve Filistin İngiliz Mandası, Suriye ve Lübnan Fransız mandası altına sokulacaktı. Yine bu plana göre, Antep, Urfa, Maraş ve Adana el değiştirerek Fransa’ya verilecekti.
- İngilizlerin boşalttıkları yerlere giren Fransızlar, bu şehirlerde Ermenilerle işbirliği yaptı. Yöre halkı, Fransız işgaline ve Ermeni saldırılarına karşı Kuva-yi Milliye birliklerini oluşturdu.
- Kuva-yi Milliye, 11 Şubat 1920’de Maraş’ı, 10 Nisan 1920’de Urfa’yı Fransız işgalinden kurtarmış, Antep ise 9 Şubat 1921’de Fransızlar’a teslim olmuştur.
*Antep’te Milli Ermeni Fırkası’nın kurulması ile bölgedeki Ermeniler’in örgütlenerek mücadele etmesi ve Fransız birliklerinin teknolojik üstünlüğü, şehrin teslim olmasında etkili olmuştur.
*Sakarya Savaşı’ndan sonra imzalanan Ankara Antlaşması’yla Fransızlar Antep’i boşalttı. ( 25 Ekim 1921)
*Adana’nın kurtarılması için Fransız ve Ermeni birlikleriyle Pozantı Savaşı yapılmıştır. Bu bölgede, mücadele esaslarını düzenlemek için Pozantı Kongresi toplanmış, Kongreye Mustafa Kemal’in de katılması, Kuvay-i Milliye’ye moral kazandırmıştır.
*Güney Cephesi, Sakarya Savaşı’ndan sonra imzalanan Ankara Antlaşması’yla kapanmıştır. ( 20 Ekim 1921)
Batı Cephesi:
- Yunanlılar 15 Mayıs 1919’da İzmir, daha sonra da Manisa, Aydın, Ayvalık ve Ödemiş’i işgal etti.
- Osmanlı ordusunun terhis edilmiş olması ve İstanbul Hükümeti’nin işgalleri durdurucu bir tavır göstermemesi, halkın örgütlenerek, işgale karşı mücadele etme bilincini yani Kuva-yı Milliye’yi oluşturmuştur.
- Bu dönemde işgallere karşı Kuva-yı Milliye tarafından;
*Ali Çetinkaya komutasında Ayvalık Cephesi,
* Kazım Bey komutası’nda Ayvalık Cephesi,
*Demirci Mehmet Efe komutasında Aydın Nazilli Cephesi,
*Halil Efe öncülüğünde Salihli-Alaşehir Cephesi açılmıştır.
*Yunan işgaline karış açılan ilk cephe Ayvalık Cephesidir.
*Salihli- Alaşehir Cephesi’nin başına bir süre sonra Çerkez Ethem geçti.
*Gediz Taarruzu’nun başarısız olması üzerine Ali Fuat Paşa Batı Cephesi komutanlığından alınmıştır. Batı Cephesi ikiye bölünmüş, Güney Bölümü Refet Bey’in, batı bölümü ise İsmet Bey’in komutasına verilmiştir.
I.İnönü Savaşı’nın kazanılmasıyla; (6-10 Ocak 1921)
- Düzenli ordu ilk sınavını başarıyla vermiştir.
- Kuva-yı Milliye sona ermiştir.
- Çerkez Ethem Ayaklanması’nı n bastırılmasıyla iç güvenlik sağlanmıştır.
- Halkın TBMM ve düzenli orduya olan güveni artmıştır.
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ( 1921 Anayasası)
*Milli Egemenlik ilkesi somut olarak ortaya konmuş, padişah iradesi yerine millet iradesi egemen olmuştur.
- Yasama ve Yürütme yetkisi TBMM’de toplanır.
*Güçler birliği ilkesi benimsenmiştir.
*TBMM’nin seçimi 2 yılda bir yapılmıştır.
Yeni devletin ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, bütün eksik noktaların rağmen, Birinci İnönü Zaferi sonunda TBMM’ye hukuksal ve siyasal bir yapı kazandırmıştır.
İstiklal Marşı’nın Kabulü (12 Mart 1921)
- İstiklal Marşı’nın kabulü Milliyetçilik ilkesi ile ilişkilidir.
- İstiklal Marşı, I. TBMM tarafından kabul edilmiştir.
II.İnönü Savaşı ( 26 Mart- 1 Nisan 1921)
*TBMM’nin Muhafız Taburu, ordunun ihtiyacı doğrultusunda cepheye gönderildi.
*II. İnönü Savaşı sonunda Şehzade Ömer Faruk Efendi de Milli Mücadele’ye katılmak için Anadolu’ya geçme kararı almıştır.
Mustafa Kemal’in Başkomutanlığa Seçilmesi ve Tekalif-i Milliye Emirleri:
-5 Ağustos 1921 tarihinde TBMM Mustafa Kemal’in “Türk Ordusunun Başkomutanı” olmasını ve meclisin tüm yetkilerini şahsına devredilmesini öngören Başkomutanlık Yasası’nı kabul etti.
*Meclis, kendi manevi kişiliğinde bulunan başkomutanlık görevlerini Mustafa Kemal’e verdi.
*Başkomutanlık Yasası oylanırken, Mustafa Kemal’e muhalif olanlar da yasa için olumlu oy kullanmıştır. Mustafa Kemal’in başarısız olacağını düşünen bu kitle, kaybedilecek savaşın sorumluluğunu da O’na yüklemeyi düşünmüştür.
*Mustafa Kemal, Başkomutanlığın yanı sıra Meclisin yetkilerini de 3 aylığına kullanacaktır. Olağanüstü şartlara rağmen Meclisin yetkilerini kullanılmasını 3 ayla sınırlı kalması, Mustafa Kemal’in milli iradeye duyduğu saygının bir göstergesidir.
Sakarya Meydan Muharebesi ( 23 Ağustos – 13 Eylül 1921)
*Şiddetli çarpışmaların yaşandığı savaş sırasında Yunan Ordusu, Ankara’ya 50 km. kadar yaklaştı. Başkomutan Mustafa Kemal bu sırada Türk Ordusu’nun savaş gücünü artıracak o tarihi emri verdi. “ Hattı müdafaa yoktur, sattı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.”
Sakarya Meydan Savaşı sonrasında;
- Mustafa Kemal’e TBMM’i tarafından Müşirlik ( Mareşallik) rütbesi ve “Gazi” ünvanı verildi. ( 13 Eylül 1921)
Büyük Taarruz Başkomutanlık Meydan Savaşı (26-30 Ağustos 1922)
*Sakarya Savaşı sonrası Mustafa Kemal, barış yanlısı bir tutum izlemiş, Avrupa’daki diplomatik gelişmeleri takip etmesi için Dışişleri Bakanı Yusuf Bey’i Avrupa’ya göndermiştir.
*Mustafa Kemal’in başkomutanlık görev süresinin dolması üzerine başkomutanlık görevi, 6 Mayıs 1922’de üç aylığına, 20 Temmuz 1922’de ise süresiz olarak uzatıldı.
*Savaş hazırlıkları sürerken, TBMM içinde çeşitli tartışmalar yaşanmıştı. Bazı milletvekilleri milli kurtuluşun siyaset yolu ile elde edilebileceğini, savaşın yanlış olduğunu savunmuş, bazıları ise ordunun taarruzda geciktiğini ifade etmiştir. Bunun yanında Başkomutanlık Kanunu’nun uzatılması ve İcra Vekilleri Reisi’nin seçimi konusunda görüş ayrılıkları yaşanmıştı.
*Mudanya Ateşkes Antlaşması ( 11 Ekim 1922)
*Saltanatın Kaldırılması ( 1 Kasım 1922)
*Lozan Barış Konferansı ( 24 Temmuz 1923) serra24


16 Temmuz 2009 14:21 Düzenle Sil

ANAYASA
Genel Esaslar
I. Devletin şekli:
Madde 1- Türkiye devleti bir Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri:
Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
Madde 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz al yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
IV. Değiştirilemeyen hükümler:
Madde 4- Anayasanın 1’nci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’ncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
V. Devletin temel amaç ve görevleri:
Madde 5- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmıştır.
VI. Egemenlik:
Madde 6- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
VII. Yasama yetkisi:
Madde 7- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
VIII. Yürütme yetkisi ve görevi:
Madde 8- Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
IX. Yargı yetkisi:
Madde 9- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. serra24


16 Temmuz 2009 14:24 Düzenle Sil

Yüksek Yargı Mahkemelerimiz:
- Yargıtay
- Danıştay
- Anayasa Mahkemesi
- Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
- Askeri Yargıtay
CUMHURİYET SAVCISININ GÖREVLERİ
1- Adli göreve ilişkin işlem yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak
2-Cumhuriyet Başsavcısının verdiği idari ve adli görevleri yerine getirmek
3-Gerektiğinde Cumhuriyet Bassavcısına vekalet etmek
4-Kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek
CUMHURİYET BAŞSAVCISININ GÖREVLERİ
1-Cumhuriyet Başsavcılığını temsil etmek
2-Başsavcılığın verimli,uyumlu ve düzenli çalışmasını sağlamak, işbölümü yapmak
3-Gerektiğinde adli göreve ilişkin işlem yapmak , duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak
4-Kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek serra24


16 Temmuz 2009 14:27 Düzenle Sil

YÜKSEK MAHKEMELER
1-ANAYASA MAHKEMESİ:
*11 asil dört yedek üyeden oluşur.
* üyelerini Cumhurbaşkanı seçer.
*Başkanını kendi üyeleri arasından salt çoğunlukla seçer
*Başkan ve vekili dört yıl için seçilir.
GÖREVLERİ
-Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili itirazlara bakar.
-Kanunların,KHK (kanun hükmündeki kararnamelerin), ve Anayasa değişikliklerinin uygunluk denetimini yapar.
-Anayasa değişikliklerini sadece şekil yönünden denetler.
-Meclis iç tüzüğünü ile ilgili itirazlara bakar.
-Siyasi partilerin mali denetimini yapar.
-Siyasi partilerin kapatılma davasına bakar.
-Uyuşmazlık Mhakemesinin başkanını seçer
-Cumhurbaşkanı,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve vekilini, Hakimler ve Savcılar yüksek kurulu başkan ve üyelerini,Sayıştay başkan ve üyelerini görevleri ile ilgili suçlardan dolayı YÜCE DİVAN sıfatıyla yargılar
!!!!!Meclis başkanı ve millet vekilleri yüce divanda yargılanamaz.
2-YARGITAY:Adliye Mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme mercii olup ayrıca belli davalara da ilk ve son derece mahkemsi olark bakar, Yargıtay üyeleri, hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerince seçilir.
3-DANIŞTAY:İdare ve Vergi mahkemelerince verlien karar ve hükümlerin son inceleme mercii olup ayrıca belli davalara ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar. Üyelerinin dörtte üçü HSYK , dörtte biri Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
4-ASKERİ YARGITAY:Askeri mahkemelerce verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
5-ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ: Asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapar.
6-UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ: Adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Bu mahkemenin başkanlığını Anayasa Mahkemesinin kendi üyeleri içinden görevlendirdiği üye yapar.
NOT: SAYIŞTAY VE HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU 1982 ANAYASASINDA BELİRTİLEN YÜKSEK MAHKEMELERDEN DEĞİLLERDİR . YÜKSEK SEÇİM KURULU'DA YÜKSEK MAHKEMELERDEN SAYILMAMIŞTIR.
SAYIŞTAY: TBMM adına kamu kurum ve kuruluşlarının bütün gelir ve giderlerini inceler ve denetler. SayıştayEın keisn hükümleri ahkkına ilgililer yazılı bildirim tarihinden itibaren 15 gün içinde bir kereye mahsus olmak üzere karar düzeltilmesi isteminde bulunabilirler. SayıştayEın kararlarına karşı idari yargı yoluna bşvurulmaz.
-*Danıştay kararlarıyla Sayıştay kararları çatışınsa Danıştay'ın kararları esas alınır.
-*2005 yılında yapılan Anayasa değişiklikleri ise Sayıştay merkezi yöentim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını TBMM adına denetler.
-*2005 yılında yapılan Anayasa değişiklikleri ile Mahalli idarelerin hesap ve işlemlerinin denetimi ve kesin hükme bağlanması Sayıştay tarafından yapılır
-*2004 yılında yapılan değişiklikler ile Sayıştay silahlı kuvvetlerin elinde bulunan devlet mallarının denetlemesinin yolu açılmıştır. serra24


16 Temmuz 2009 14:30 Düzenle Sil

ATATÜRK’ÜN KENDİ İFADESİYLE İLKELERİNİN TANIMI
I.TEMEL İLKELER
1-Cumhuriyetçilik:
Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.(1924)
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)
Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir... (1925)
Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilatımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki, onun adı cumhuriyet’tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)
2-Milliyetçilik:
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir. (1930)
Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trakyalı, hep bir soyun evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır. (1923)
Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)
3-Halkçılık:
İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamızla tespit edilmiştir. (1921)
Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921)
Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil, fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibariyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir. (1923)
4-Devletçilik:
Devletçiliğin bizce anlamı şudur: kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutmak, fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)
Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)
Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da başıboş değildir. (1937)
5-Laiklik:
Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)
Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir. (1930)
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)
6-İnkılâpçılık:
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle medeni bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)
Biz büyük bir inkılâp yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. (1925)
II- BÜTÜNLEYİCİ İLKELER
1-Milli Egemenlik:
Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu milli egemenliktir; milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir. Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitliğin ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla milli egemenliği sağlamış bulunmasıyla devamlılık kazanır. Bundan dolayı hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir. (1923)
2-Milli Bağımsızlık:
Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. (1921)
Türkiye devletinin bağımsızlığı mukaddestir. O ebediyen sağlanmış ve korunmuş olmalıdır. (1923)
3-Milli Birlik ve Beraberlik:
Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. (1919)
Biz milli varlığın temelini, milli şuurda ve milli birlikte görmekteyiz. (1936)
Toplu bir milleti istila etmek, daima dağınık bir milleti istila etmek gibi kolay değildir. (1919)
4-Yurtta Sulh (Barış), Cihanda Sulh:
Yurtta sulh, cihanda sulh için çalışıyoruz. (1931)
Türkiye Cumhuriyeti’nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve telakisinde en esaslı amil olsa gerekir. (1919)
Sulh milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. (1938)
5-Çağdaşlaşma:
Milletimizi en kısa yoldan medeniyetin nimetlerine kavuşturmaya, mesut ve müreffeh kılmaya çalışacağız ve bunu yapmaya mecburuz. (1925)
Biz batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz. (1926)
6-Bilimsellik ve Akılcılık:
a) Bilimsellik: Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. (1924)
Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet bilimdir. (1933)
b) Akılcılık: Bizim, alık, mantık, zekâyla hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. (1925)
Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar. (1926)
7-İnsan ve İnsanlık Sevgisi:
İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegâne vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. (1931)
Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız. (1936)
ATATÜRK İNKILAPLARI (DEVRİMLERİ)
I-Siyasi alanda yapılan inkılâplar:
1- Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
2- Cumhuriyet’in ilanı (29 Ekim 1923)
3- Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
II-Toplumsal yaşayışın düzenlenmesi:
1- Şapka İktisası (giyilmesi) Hakkında Kanun (25 Kasım 1925)
2- Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine (kapatılmasına) ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun (30 Kasım 1925)
3- Beynelmilel Saat ve Takvim Hakkındaki Kanunların Kabulü (26 Aralık 1925). Kabul edilen bu kanunlarla Hicri ve Rumi Takvim uygulaması kaldırılarak yerine Miladi Takvim, alaturka saat yerine de milletlerarası saat sistemi uygulaması benimsenmiştir.
4- Ölçüler Kanunu (1 Nisan 1931). Bu kanunla ölçü birimi olarak medeni milletlerin kullandıkları metre, kilogram ve litre kabul edilmiştir.
5- Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun (26 Kasım 1934)
6- Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun (3 Aralık 1934). Bu kanunla din adamlarının, hangi dine mensup olurlarsa olsunlar, mabet ve ayinler dışında ruhani kisve (giysi) taşımaları yasaklanmıştır.
7- Soyadı Kanunu (21 Haziren 1934)
8- Kemal Öz Adlı Cumhur reisimize Atatürk Soyadı Verilmesi Hakkında Kanun (24 Kasım 1934)
9- Kadınların medeni ve siyasi haklara kavuşması:
a- Medeni Kanun’la sağlanan haklar
b- Belediye seçimlerinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan kanunun kabulü (3 Nisan 1930)
c- Anayasa’da yapılan değişiklerle kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının tanınması (5 Aralık 1934)
III- Hukuk alanında yapılan inkılâplar:
1- Şeriye Mahkemelerinin kaldırılması ve Yeni Mahkemeler Teşkilatının Kurulması Kanunu (8 Nisan 1934)
2- Türk Medeni Kanunu (17 Şubat 1926)
Dini hukuk sisteminden ayrılarak laik çağdaş hukuk sisteminin uygulanmasına başlanmıştır.
IV-Eğitim ve Kültür alanında yapılan inkılâplar:
1- Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924). Bu kanunla Türkiye dahilindeki bütün bilim ve öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır.
2- Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun (1 Kasım 1928)
3- Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nin Kuruluşu (12 Nisan 1931). Cemiyet daha sonra Türk Tarih Kurumu adını almıştır (3 Ekim 1935). Kültür alanında yeni bir tarih görünüşünü ifade eden kurumun kuruluşuyla ümmet tarihi anlayışından millet tarihi anlayışına geçilmiştir.
4- Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin kuruluşu (12 Temmuz 1932). Cemiyet daha sonra Türk Dil Kurumu adını almıştır (24 Ağustos 1936). Kurumun amacı, Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir.
5- İstanbul Darülfünunu’nun kapatılmasına Milli Eğitim Bakanlığı’nca yeni bir üniversite kurulmasına dair kanun (31 Mayıs 1933). İstanbul Üniversitesi 18 Kasım 1933 günü öğretime açılmıştır serra24


16 Temmuz 2009 14:33 Düzenle Sil

TÜRKİYE’NİN ENLERİ VE İLKLERİ
İlk hava şehidimiz Fethi Bey'dir.
İlk Türk uçağı Mavi Işık'tır(Kayseri/1979)
Dünyanın ilk ve tek cellat mezarı İstanbul Eyüp'te yer alır.
Nargile Osmanlı'ya ilk olarak Yavuz Sultan Selim zamanında Hindistan'dan getirildi.
Yerleşim yerine yapılan ilk baraj Denizli Gökpınar Barajı'dır.
Türkiye'de ilk nüfus sayimi 1927 yılında yapıldı.
En fazla yağış alan ilimiz Rize'dir.
TBMM'nin ilk baskani Fethi Okyar'dir.
Ilk basbakanimiz Ismet Inönü'dür.
En büyük adamiz Gökçeada'dir.(Çanakkale)
Ingilizce ile egitime baslayan ilk Türk okulu Ankara TED Koleji'dir.(1954)
Türkiye'de özürlülere yönelik ilk otel Antalya'da hizmete girmiştir
Türkiye'nin ilk özel hayvanat bahçesi Bogaziçi Hayvanat Bahçesi'dir.(Izmit-Darica)
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk anayasası 1924 anayasasıdır.
Türkiye'nin en çok otel bulunan yeri Eminönü'dür.
Türkiye'de feribot ile taşımacılık yapılan tek göl Van Gölü'dür.
Kıbrıs Barış Harekatı esnasında uçaklarımızın yanlışlıkla vurduğu gemimiz Kocatepe'dir.
Türkiye'nin ilk kadın bakanı Türkan Akyol'dur.
İlk şah tuğrası Yavuz Sultan Selim'in tuğrasında görülmeye başlanmıştır.
İlk Türkçe ezan İstanbul Fatih Camii'nde okundu.
Türkiye'nin ilk televizyon yayını İstanbul'dan yapıldı.
Cumhuriyet döneminde kurulan ilk muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırka'sır.
Türkiye'de ilk politika okulu Nazif Ülken tarafından kurulmuştur.
Türkiye'de en fazla milletvekili seçilen İsmet İnönü'dür.(14 defa)
Ramazan çadırı ilk kez 1995 yılında Üsküdar Belediyesi tarafından kuruldu.
Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli azınlık hükümeti Anasol-D hükümetidir.
Türkiye'deki ilk mali kurum Emniyet Sandığı'dır.
Türkiye'nin bilinen ilk erkek hemşiresi Murat Bektaş'tır.
Türkiye'nin ilk haber ajansı Anadolu Ajansı'dır.(1920)
Türkiye'nin ilk sınır ötesi harekâtı Kıbrıs çıkarmasıdır.
Türkiye'de kurulan ilk parti C.H.P'dir.
Latin alfabesine resmi olarak ilk geçen Türk devleti Azerbaycan’dır.
Türkiye'nin en düşük gelir elde edilen ili Muş'tur.
Yüzölçümü itibariyle en küçük komşumuz Ermenistan'dır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk başkanı M.Kemal'dir.
Türkiye'de baskı tekniğini ilk kez İbrahim Müteferrika kurmuştur.
İlk TSE belgesi Yıldırım Bayezid devrinde çıkarılmıştır.
Türkiye'nin en yüksek minaresi Selimiye Camisinde bulunur.
Türkiye Cumhuriyeti devletini ilk kabul eden devlet Ermenistan'dır.
Osmanlı Devleti'nin ilk bankası Banka-i Der Saadet'tir.(İstanbul Bankası)
Türkiye'de ilk uçak fabrikası Kayseri'de açıldı.
Kelaynak kuşları ülkemizde sadece Urfa'nın Birecik ilçesinde bulunur.
En işlek kara sınırımız Yunanistan sınırıdır.
Türkiye'de öldürülen ilk başbakan Nihat Erim'dir.
Türkiye'de ilk İngilizce gazete İlknur Çevik tarafından çıkarılmıştır.
Türkiye'nin ilk haber spikeri Zafer Cilasun'dur.
Mallarda kalite arayan ilk millet Türkler'dir.
Türkiye dışarıya ilk olarak G.Kore'ye asker göndermiştir.
Türkiye'nin en eski şehri Hakkari'dir.
Türkiye'de taşkömürünü ilk defa Uzun Mehmet bulmuştur.
Konya Türkiye'nin en uzun karayolu ağına sahiptir.
Türkiye'nin en kalabalık mezarlığı İstanbul Karacaahmet Mezarlığı’dır.
Dünyada en fazla konuşulan diller sırasıyla şöyledir: Çince, Hintçe, İngilizce, İspanyolca ve Türkçe'dir.
Türkiye'de ilk milletvekili seçimleri I.Meşrutiyet'de yapıldı.
Ege Bölgesi'nde en uzun kıyılara sahip ilimiz Muğla'dır.
Karadeniz'in en yüksek dağı Kaçkar Dağı'dır.
Taşkömürü ilk defa Zonguldak'ta çıkarılmıştır.
Türkiye'de petrol arama çalışmaları ilk defa İskenderun'da yapılmıştır.
Türkiye'nin en zengin boksit yatakları Seydişehir'de bulunur.
Türkiye'de heyelan en çok kış mevsiminde görülür.
Türkiye'nin doğusu ile batısı arasında 76 dakikalık zaman farkı vardır.
Türkiye'nin ilk turistik yerleşim yeri Çeşme'dir.
Kümes hayvancılığı en çok Marmara Bölgesi'de farklıdır.
Türkiye'nin en doğu ucunda Iğdır ili bulunur.
Türkiye'nin çay yetiştirilen tek yöresi D.Karadeniz'dir.
Türkiye'de rüzgarın en etkili olduğu yer İç Anadolu'dur.
Türkiye'nin en az göç veren bölgesi Marmara Bölgesidir.
Türkiye'nin en az ormana sahip bölgesi G.Anadolu Bölgesi'dir.
İç Anadolu Bölgesi'nin en yüksek yeri Erciyes Dağı'dır.
Ulaşım yapılabilinen tek akarsuyumuz Bartın Çayı'dır.
Ülkemizde ilk dokuma fabrikası Nazilli’de açılmıştır.
Ülkemizde ilk şeker fabrikası Uşak'ta açılmıştır.
Ülkemizde ilk demir-çelik fabrikası Karabük’te açılmıştır.
Kayısı,fındık,çay üretiminde ülkemiz ilk sırada yer alır.
Dünya bor rezervlerin %70'i ülkemizde yer alır.
Ülkemizde ipek böcekçiliği en fazla Marmara Bölgesi'nde yapılır.
Türkiye'nin en fazla kara sınırı Suriye ile(877),en az kara sınırı ise Nahçıvan iledir(10)
Ege kıyıları en uzun kıyımızdır.
Ülkemizin en büyük gölü Van Gölü'dür.
Türkiye'nin en uzun akarsuyu,Kızılırmak'tır.
Zonguldak kömür yatakları birinci zamanda oluşmuştur.
Çanakkale ve İstanbul boğazları dördüncü zamanda oluşmuştur.
Kıyılarımıza en yakın ada Midilli Adası'dır.
Türkiye dışında Türk bayrağının dalgalandığı tek kale Caber Kalesi'dir serra24


16 Temmuz 2009 14:36 Düzenle Sil

CUMHURBAŞKANLARI
M. Kemal Atatürk 1881-1938 29.10.1923 10.11.1938
İsmet İnönü 1884-1973 11.11.1938 22.05.1950
Celal Bayar 1883-1986 22.05.1950 27.05.1960
Cemal Gürsel 1895-1966 26.10.1961 28.03.1966
Cevdet Sunay 1899-1982 28.03.1966 28.03.1973
Fahri Korutürk 1903-1987 06.04.1973 06.04.1980
Turgut Özal 1927-1993 31.10.1989 17.04.1993
Süleyman Demirel 1924- 16.05.1993 16.05.2000
Ahmet Necdet Sezer 1941- 16.05.2000 – 2007
Abdullah Gül 2008- serra24


16 Temmuz 2009 14:39 Düzenle Sil

DÜNYANIN ENLERİ
Dünyanın en yüksek şelalesi: Angel-Venezuela–1.000 m.
Dünyanın en büyük nehri: Nil-Afrika
Dünyanın en yüksek dağı: Everest-Asya–8.848 m.
Dünyanın en büyük çölü: Büyük Sahra Çölü-Orta/Kuzey Afrika
Dünyanın en büyük yanardağı: Tambora-Endonezya
Dünyanın en büyük mağarası: Carlsbad Mağarası-New Mexico, ABD
Dünyanın en büyük gölü: Hazar Denizi-Orta Asya–394.299 km²
Dünyanın en büyük adası: Grönland-Kuzey Atlantik–2.175.597 km²
Dünyanın en sıcak yeri: Al’Aziziyah-Libya–57,7 C
Dünyanın en soğuk yeri: Vostock II- -89,2 C
Dünyanın en kalabalık ülkesi: Çin–1.237.000.000 kişi
Dünyanın en geniş ülkesi: Rusya–10.610.083 km²
Dünyanın en küçük ülkesi: Vatikan–0.272 km².
Dünyanın en kalabalık şehri: Tokyo-Japonya–26.500.000 kişi
Dünyanın en uzun binası: Suyong Bay Tower-Pusan(Güney Kore): 88 kat 462 m.
Dünyanın en uzun demiryolu tüneli: Seikan-Japonya–53,9 km.
Dünyanın en uzun karayolu tüneli: St.Gotthard-İsviçre-16.4 km.
Dünyanın en uzun kanalı: Panama kanalı-Panama–81,5 km.
Dünyanın en uzun köprüsü: Akashi-Japonya–1.990 m.
Dünyada en çok konuşulan dil: Çince (mandarin)-885.000.000 kişi
Dünyanın en çok ülke ile sınırı olan ülke: Çin (15 ülke ile sınırı var)
Dünyanın en yüksek yerleşim yeri: Webzhuan, Çin-Deniz seviyesinden 5.090 m. Yukarıda
Dünyanın en alçak yerleşim yeri: Calipatria, Kaliforniya, ABD - deniz seviyesinin 54 mt. Altında
Dünyanın en uzun kesintisiz sınırı: ABD-Kanada sınırı. serra24


16 Temmuz 2009 14:50 Düzenle Sil

İNFAZ VE KORUMA MEMURU (GARDİYAN)
TANIM
Cezaevi ve ıslah evlerinde barındırılan suçluların ihtiyaçlarını karşılayan ve bunların ıslahını sağlayarak topluma yeniden kazandırılmasına yardım eden meslek elemanıdır.
İnfaz Koruma Memuru'nun Görevleri Nelerdir?
Cezaevine giren tutuklu ve hükümlülerin üzerini arar ve taşıdıkları kıymetli eşyayı emniyet altında bulundurur.
Cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlüler hakkında bir takım kayıtları tutar.
Tutuklu ve hükümlüleri koğuşlarına götürerek koğuş kapılarını kilitler.
Koğuşları belirli periyotlarla kontrol eder, çalışan tutuklulara nezaret eder.
Kapı, pencere ve bahçe kapılarının iyi bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını ve kaçma girişimiyle ilgili herhangi bir çalışma olup olmadığını muayene ve tespit eder.
Tutuklu ve hükümlüleri yemek, banyo ihtiyaçlarını , revire çıkarma, görüşlere götürülüp getirme, mahkemeye hazırlama, tıraş, kantin ihtiyaçlarının temini, yöneticilerle görüştürülmesi işlemini yapar.
Günde en az 3 defa hükümlülerin ve tutukluların sayımını yapar.
Cezaevlerinde çıkabilecek olaylara anında müdahale ederek olayın büyümesini engeller ve sükunetin devamını sağlar.
Cezaevinde kısmi ve genel aramaları yaparak bulundurulması ve girmesi yasak olan maddelerin girişine engel olur.
Ağır ceza merkezi olmayan (kaza ceza evi) yerlerde katip, idari memurunun bulunmadığı ceza evlerinde sevk ve idareden bütün olarak sorumludur.
Cezaevinin temizliğinden sorumludur.
C- İNFAZ KURUMLARININ TÜRLERİ
1- Kapalı Ceza İnfaz Kurumları
Kapalı ceza infaz kurumları, iç ve dış güvenlik görevlileri bulunan, firara karşı teknik, mekanik, elektronik veya fizikî engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları kapalı tutulan, hükümlünün ihtiyacına göre bireysel, grup hâlinde veya toplu olarak iyileştirme yöntemlerinin uygulanabileceği tesislerdir.
Hükümlüler iyi hâl gösterip açık cezaevlerine ayrılıncaya kadar bu kurumlarda tutulurlar. Eğitim, ziyaretçileri ve avukatları ile görüşme, nakil, tahliye, duruşmaya gitme, yürüttüğü soruşturma sebebiyle Cumhuriyet savcısına gitme, hastaneye sevk, işyurdunda çalışma, berbere veya hamama gitme, başka odaya nakil gibi hâllerde hükümlüler birbirleriyle temas edebilirler.
2- Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları
Yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları, iç ve dış güvenlik görevlilerine sahip, firara karşı teknik, mekanik, elektronik ve fizikî engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları sürekli kapalı tutulan, sıkı güvenlik rejimine tâbi hükümlülerin bir veya üç kişilik odalarda barındırıldıkları tesislerdir.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar ile süresine bakılmaksızın, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek veya bu örgütün faaliyeti çerçevesinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
a) İnsanlığa karşı suçlardan (madde 77, 78),
b) Kasten öldürme suçlarından (madde 81, 82),
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan (madde 188),
d) Devletin güvenliğine karşı suçlardan (madde 302, 303, 304, 307, 308),
e) Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
mahkûm olanların cezaları, bu kurumlarda infaz edilir.
Eylem ve tutumları sebebiyle tehlikeli hâlde bulunan ve özel gözetim ve denetim altında bulundurulmaları gerekli olduğu tesbit edilenler ile bulundukları kurumlarda düzen ve disiplini bozanlar veya iyileştirme tedbir, araç ve usûllerine ısrarla karşı koyanlar bu kurumlara gönderilirler.
3- Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumları
Kadın kapalı ceza infaz kurumları, iç ve dış güvenlik görevlileri bulunan, firara karşı teknik, mekanik, elektronik veya fizikî engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları kapalı tutulan, hükümlünün ihtiyacına göre bireysel, grup hâlinde veya toplu olarak iyileştirme yöntemlerinin uygulanabileceği tesislerdir. Bu kurumlarda iç güvenlik görevlileri kadın görevlilerden oluşturulur. Yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları, kadın hükümlüler içinde söz konusu olacaktır.
4- Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumları
Çocuklara özgü hapis cezaları ile çocuk eğitim evlerinden disiplin veya diğer sebeplerle kapalı infaz kurumlarına nakline karar verilen, çocukların barındırıldıkları, firara karşı engelleri olan iç ve dış güvenlik personeli bulunan eğitim ve öğretim esasına dayalı tesislerdir.
Oniki-onsekiz yaş grubu çocuklar cinsiyetleri ve fizikî gelişim durumları göz önüne alınarak bu kurumların ayrı ayrı bölümlerinde barındırılırlar.
5- Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumları
Gençlik kapalı ceza infaz kurumları, cezanın infazına başlandığı tarihte onsekiz yaşını bitirmiş olup da yirmibir yaşını doldurmamış genç hükümlülerin cezalarını çektikleri, eğitim ve öğretim esasına dayalı, firara karşı engelleri olan, iç ve dış güvenlik görevlileri bulunan kurumlardır.
6- Açık Ceza İnfaz Kurumları
Açık ceza infaz kurumları, hükümlülerin iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlardır. Açık ceza infaz kurumları ihtiyaca göre ayrıca;
a) Kadın açık ceza infaz kurumları,
b) Gençlik açık ceza infaz kurumları, şeklinde kurulabilir.
7- Çocuk Eğitimevleri
Çocuk eğitimevleri; çocuk hükümlüler hakkında verilen cezaların, hükümlülerin eğitilmeleri, meslek edinmeleri ve yeniden toplumla bütünleştirilmeleri amaçları güdülerek yerine getirildiği tesislerdir. Bu kurumlarda firara karşı engel bulundurulmaz; kurum güvenliği iç güvenlik görevlilerinin gözetim ve sorumluluğunda sağlanır.
Kurum içinde veya dışında herhangi bir eğitim ve öğretim programına devam eden ve onsekiz yaşını dolduran çocukların eğitim ve öğretimlerini tamamlayabilmeleri bakımından yirmibir yaşını bitirinceye kadar kurumlarda kalabilme imkânları vardır.
ŞARTLA SALIVERİLME
Şartla salıverilme cezanın çektirilmesinin kişileştirilmesi, cezaevindeki tutum ve davranışlarıyla topluma uyum sağlayabileceği izlenimi veren hükümlünün ödüllendirilmesidir. Şarla salıverilmenin en önemli unsurları, cezanın belirli bir süre çekilmiş olması, hükümlünün bu süre içerisinde iyi durum göstermesi, şartla salıverildikten sonra gözetim altında kalması ve şartla salıvermenin gereklerine uyulmaması durumunda şartla salıverilme kararının geri alınabilmesidir.
Şartla salıverilmeden yararlanabilmek için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak geçirmesi gerekir.Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilenler otuzaltı yılını, müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, diğer mahkûmlar cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde şartla salıverilmeden yararlanabilirler. Ancak, bunun için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak geçirmesi gerekmektedir. Şartla salıverilme süresinin hesabında onsekiz yaşından küçük hükümlünün, onsekiz yaşını dolduruncaya kadarki geçirdiği bir gün iki gün olarak dikkate alınacaktır.
Şartla salıverilme için infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre;
- Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde otuzaltı,
- Birden fazla müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde otuz,
- Bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuzaltı,
- Bir müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuz,
- Birden fazla süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla yirmisekiz,
Yıldır.
Bunun dışında suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkûmiyet hâlinde; hükümlü, mahkûm olduğu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuzdokuz yılını, müebbet hapis cezasının otuzdört yılını, süreli hapis cezasının ise dörtte üçünü infaz kurumunda iyi hâlli olarak çektiği hâlde şartla salıverilebilecektir. Devletin güvenliğine ve anayasal düzene karşı işlenen suçlardan dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde şartla salıverilme hükümleri uygulanmayacaktır. Ancak, bu süreler;
- Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde kırk,
- Birden fazla müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde otuzdört,
- Bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla kırk,
- Bir müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuzdört,
- Birden fazla süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuziki,
Yıldır.
Şartla salıverilen hükümlünün tâbi tutulacağı denetim süresi infaz kurumunda geçirdiği sürenin yarısı kadar olacaktır. Hükümlü denetim süresi içinde infaz kurumlarında öğrendiği meslek veya sanatı sürdürmek için bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başka kişinin gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılabilir. Onsekiz yaşından küçük hükümlüler denetim süresinde eğitimlerine gerektiğinde barınma imkanı bulunan bir kurumda da devam etme imkânına sahiptirler. Denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişi görevlendirilebilir ve bu uzman hükümlünün sorumluluk bilinci altında iyi bir yaşam sürmesini temin konusunda ve kötü alışkanlıklardan uzak durması yönünde öğütte bulunup, eğitim gördüğü kurum görevlileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek istişarelerde bulunabilir, hükümlünün davranışları, sosyal gelişimi ve sorumluluk bilincindeki gelişme konusunda rapor düzenleyecektir.
Şartla salıverilen hükümlünün, denetim süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi durumunda; şartla salıverilme kararı geri alınır ve şartla salıverilme tarihi itibarıyla kalan cezasının tamamen veya kısmen infaz kurumunda aynen çektirilmesi yoluna gidilir. Hükümlü, söz konusu bu ceza ile ilgili olarak bir daha şartla salıvermeden yararlanamaz. Ancak, aynen çektirilmesine karar verilen kısmı, sonraki suçun işlendiği tarih itibarıyla kalan cezasından az olamaz.
Tekerrür hâlinde ceza artırımı olmayıp, şartla salıverilme süresinin uzatılması söz konusudur. Tekerrür hâlinde işlenen suçtan dolayı mahkûm olunan; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuzdokuz yılının, müebbet hapis cezasının otuzüç yılının, süreli hapis cezasının ise beşte dördünün infaz kurumunda iyi halli olarak çekilmesi durumunda, şartla salıverilmeden yararlanılabileceği hükme bağlanmıştır. İkinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanması hâlinde, hükümlünün şartla salıverilmesi mümkün olmayacaktır
 
Yukarı Alt