İNFAZ VE KORUMA MEMURU´NUN BÜYÜK BAŞARISI

Kayıt
4 Ocak 2012
Mesajlar
2.130
Beğeniler
1
Şehir
eskişehir
#1
İnfaz ve Koruma memuru Celil Çulha şiir yarışmasında dereceye girdi.

Kahramanmaraş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda İnfaz ve Koruma Memuru olarak görev yapan Celil ÇULHA, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinin düzenlediği ve Türkiye genelinden lisans öğrencelerinin katılımının olduğu ; Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı konulu Şiir Yarışmasında 3.olarak büyük bir başarıya imza attı.
Aynı zamanda sitemiz yazarlarından olan ÇULHA, jüri üyeliklerini Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan gibi değerli isimlerin yaptığı değerlendirmeler sonucu İstiklal Şeceresi; isimli şiiriyle yarışmanın üçüncülük ödülüne layık görüldü.
22.05.2012 tarihinde saat 16.00;da KSÜ Prof. Dr. Nafi Baytorun Konferans Salonu;nda gerçekleşen ödül törenine çok sayıda izleyici katıldı. Yarışmanın birinciliğini Denizli Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans öğrencisi Tarık Buğra BIÇAK ; Mehmet Akif Olayım ; isimli şiiriyle alırken; ikincilik ödülünü ; İstiklal Bülbülü ; isimli şiiriyle KSÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi;nden Bünyamin MARANGOZ aldı. Ayrıca yarışmanın mansiyon ödülüne ;Akif;i Yad ; isimli şiiriyle KSÜ Fen Edebiyat Fakültesi;nden Selçuk KARABAYAZIT layık görüldü.
Dereceye giren şairlerin şiirlerini sahnede okumaları da törene renk kattı. Yarışmada dereceye giren kişilere KSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Uğur YILDIRIM ve KSÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin DIĞRAK tarafından ödülleri takdim edildi.
Duyarlı Kapı ailesi olarak sitemiz yazarlarından ve K.Maraş E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu;nda İnfaz ve Koruma memuru olarak görev yapan meslektaşımız Celil ÇULHA; yı bu başarısından dolayı kutluyor ve başarılarının daim olmasını diliyoruz.



İşte Celil Çulha'ya ödül kazandıran şiiri:

İSTİKLÂL ŞECERESİ

Çok asırlık çınardı, kırılmamış dalları,
Hürriyet mevsiminde sararmış yaprakları.
Arşa döndü dedi ki: Olmaz, bu olamaz musallam!
Duası kabul oldu, doğdu bir fakir adam.
İlkin babası Ragif dedi, çevresi Âkif,
Hemen çok sevilmişti, şaşırmıştı maarif.
Küçük yaşta babasız sonrasında evsizdi,
Mukaddesatı tekti, lakin uzun zaman işiydi.
Sıkıntılar çağında onun alnı hep aktı,
Kocaman olaylara yufka yürekle baktı.
Spora da düşkündü, güreşi pek severdi,
Herkes onun azmini, ahlâkını överdi.
Düşüncesi hep İslâm, elindeki Kurandı,
İslâm terbiyesi ona ailesinden kaldı.
Harp, yokluk, sürgün İslâmdı tek muradı,
Yollar ki Allaha gider, gerisi teferruattı.
Yufka yürekliyse de o farklı bir erdi,
Dinine, milletine laf edene kükrerdi.
Emek edilmeden kazanılan şey haramdı,
Sahipsiz olan memleketin batması haktı,
Toprak emek verildiği müddetçe vatandı.
Bu toprak enbiya yurdu, bu yerler şehit makamı,
Her ferdin her zerrede bu olmalı meramı.
Vatan sevgisi gibi şiire de düşkündü,
Aruz onun elinde Türk sözüne büründü.
Türkçe onun kaleminde ana sütü gibi helal,
Yâ Rab, okuyup anlamamak ne büyük vebal!
Âkif sözüne de namusu gibi bakardı,
Söz onun için olmazsa olmazdı.
Öyle ki, bir defasında arkadaşına sözü vardı,
Beş parası kalmamıştı ama artık beş çocuğu vardı.
Sonra Efendimiz diyarı Medineye uğradı,
Şarkın muzdarip hali ciğerini dağladı.
İşgal büyük, düşman çok, zamansa azdı,
Bir tarafta mecalsiz ;Hasta Adam; yatardı,
Zifiri karanlıkta ay yıldızsız olmazdı.
Milli birliğe davetti, camideki vaazı
Gayrı dünya saldırsa yine de azdı.
Meclis onu istedi, sonrasında vekildi,
Vatan savunmasına ne gayretler verildi.
Soruversek maziye nedir cihan devleti?
Yanıtlar kuşkusuzdu : Bu Osmanlı Devleti!
Lakin Osmanlıya bir büyük illet bulaşmıştı,
Büyük bir azimle bekliyordu hep millet,
Yeise yer yok, elbet bu da geçecekti,
Ve yine elbette bu doğan yeni devlet,
Ölü ananın göğsünden süt emerek gelişecekti.
Ay bedir halindeydi, gece yıldızlı,
Bilmem ki El Muazzamda zafer aydınlığı mı?
Durun dedi bir ses. Eşreften telgraf var!
Çanakkale haberiydi bu altında zafer yazılı,
Sonrasında derin bir hıçkırık, bir koca ağıt,
Çevrilmişti başlar ki, ses Âkife ait.
Bu ne büyük coşku, bu ne büyük duyguydu,
Âkif rahatlıkla, Artık ölebilirim Eşref! diyordu.
Mücadele uğruna bir marş gerekiyordu,
Gözler ona bakıyor, kalpler Âkif diyordu.
Önce olmaz dedi, ödüle çok karşıydı,
Sonrasında yazdığı ebediyet marşıydı.
Mecliste bir ses, gözlerde yaş, ellerde alkış;
Hadi kahpe düşman duy da tekrar kalkış!
Kararlıydı şair, ödülü alamazdı,
Hesabına yatırılan, bir vakıfa bağıştı.
Zaferin ardından yirmi yıl daha vardı,
Dokuzu Türkiyede, on biri Mısırdaydı.
Kuran tefsiri için de bir gayreti olmuştu,
Ne yazık ki kader sillesini vurmuştu.
Son nefese dek diyar diyar dolaştı,
Yakasına yapışan siroz hastalığıydı,
Altmış üç yıl sonunda daha dayanamadı.
Merak etme üstadım, biziz İslâm yolunda,
Her daim duamızdır, senin ruhun şad ola.
İşte buydu kısaca ebediyet şeceremiz,
Hepimiz birer Asım, hem de birer Âkif iz.
Kâinat dar gelir, ezgin titretir arşı,
Dalgalan şanlı bayrak, daim ol İstiklâl Marşı !
/ CELİL ÇULHA. /

Bağlantıları görmek için üye girişi yapmalısınız.
 
Yukarı Alt