İkm'yi kim korusun?

Kayıt
20 Mart 2012
Mesajlar
151
Beğeniler
0
#1
Eski de olsa okumakta yarar var.

Önümüzdeki hafta 370 cezaevinin idarecileri Afyon'da bir araya gelerek cezaevlerinin güvenlik hizmetlerini Jandarma'dan alarak Adalet Bakanlığı'na veren yasa tasarısını üç gün tartışacaklar. Onlardan biri de Eskişehir Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Bekir Alanoğlu olacak. Kendisi aynı zamanda 2007'de kurulan ve 12 bin üyesi olan Ceza İnfaz Kurumları Personeli Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (CİPDER) genel başkanı. Sorularıma bu ikinci şapkasıyla cevap verdi. Durumu şöyle özetleyebilirim:

İnsanlar cezaevlerinde çalışmak için can atmıyorlar, başka bir iş bulamadıkları için açılan infaz koruma memurluğu sınavına girip devlete kapağı atmak istiyorlar. Yani daha başlangıçta mesleki sevgi değil, mecburiyet duygusu var. Adalet Bakanlığı başka kurumlara naklen geçme izni verse personelin yüzde 90'ı tereddütsüz müracaat eder. Buna karşılık "gel buraya fazladan beş yüz lira verelim" dense kimse çalıştığı kurumu bırakıp cezaevine geçmez.

Ülkemizde yaklaşık 130 bin tutuklu ya da hükümlüye karşılık yalnız 36 bin görevli personel var. Yani her dört mahkûma bir infaz memuru düşüyor. Avrupa standartlarında bu oranın 1'e 2 olması gerekiyor. Sayıları bu kadar az olmasına rağmen göreve alınırken psikolojik testlerden geçmiyorlar. Sadece sağlığı elverişli heyet raporu alınıyor. Kişilik yapılarının işe uygun olup olmadığına bakılmıyor. Oysa sürekli kapalı ortamda suçlularla muhatap olmak çok zor, stresli bir iş.

Yıpranma payı alamıyorlar
Cezaevi çalışanları, güvenlik hizmeti yaptıkları halde genel idare hizmetleri sınıfına dahil olmaktan, çalışma saatlerinin uzunluğundan, fazla mesai ücreti ve yıpranma payı alamadıklarından da şikâyetçiler. Dernek olarak yaptırım güçleri yok. Eş değer olarak görev yaptıklarına inandıkları Emniyet ve güvenlik hizmetindeki kamu çalışanları ile eşit düzeye getirilmeleri konusunda kamuoyu desteği istiyorlar. Halen aldıkları maaşlar ortalama şöyle:

Müdür: 2.220 TL, idare memuru: 1.500 TL, psikolog: 1.900 TL, kâtip: 1.420 TL, şoför: 1.590 TL, ambar memuru: 1.690 TL, infaz ve koruma memuru: 1.580 TL. Yeni Güvenlik Hizmetleri Yasa Tasarısı'nda görev tanımları değişmesine rağmen cezaevi personeli genel idari hizmetler sınıfında görev yapmaya devam edecekler. Oysaki yeni yapılan düzenleme ile dış güvenlik kolluk kuvvetlerinden alınarak ceza infaz kurumu bünyesindeki personele veriliyor. Yasa çıktığında hem iç hem dış güvenlikten sorumlu olacaklar.

Cezaevlerine alınacak personel sınav komisyonlarında bu kurumlarda halen görev yapan idari kadrodan kimseye yer verilmiyor. Birebir ceza infaz kurumlarında tutuklu, hükümlü ve personelle iç içe olan ve ihtiyaç duyulan personel profili hakkında ceza infaz kurumu yöneticilerinin de komisyona alınmasını istiyorlar. Görev sırasında fiziki ve psikolojik saldırılara maruz kalmalarına rağmen psikososyal yönden yeterince desteklenmiyorlar ve bir süre sonra çöküyorlar. 2009-2010 döneminde 10'dan fazla intihar vakası var. Personel için periyodik, yaygın ve etkin öfke kontrol programları yok. Eğitim programları İstanbul-Ankara-Erzurum ve Kahramanmaraş olmak üzere 4 adet eğitim merkezinde veriliyor. Ancak personel sayısına göre yetersiz kalıyor. Bu da bir fasit daire gibi personelin, dolayısıyla ailelerinin korunmasız kalmasına ve daha fazla zarar görmesine neden oluyor.

Personelin psikolojik sorunlarını mahkûmlara yansıtmaması bana göre eşyanın tabiatına aykırı. Nitekim mahkûm ve yakınlarının bu konuda pek çok şikâyeti oluyor. Alanoğlu, bireysel hatalar olabileceğini ancak 26 yıllık çalışma hayatında infaz memurlarının mahkûmlara bilinçli eziyet ettiğine şahit olmadığını, ceza alan personel sayısının az olduğunu söylüyor. CİPDER, vefat eden üyelerin eş ve çocuklarına maaş bağlanana kadar 3 bin TL nakdi yardım yapıyor. Hata kişisel değil kurumsalsa, yargılanan üyelerine hukuksal destek sağlıyor.

Açık cezaevleri daha iyi
Çalışma şartları açısından, açık cezaevlerinin durumu daha iyi. Ancak idareciler işveren vekili olduğu için büyük bir iş riski altındalar. Hükümlüler atölyelerde makine başlarında, bazen inşaatlarda sigortalı olarak çalıştırılıyor. Ancak iş kazaları olduğunda kurum müdürleri, atölye şefleri tazminat ödemeyle karşı karşıya kalabiliyorlar. Kapalı cezaevleri arasında mimari açıdan çok eski yapılar var. Eski moda koğuş sisteminin sürdüğü bu yerlerde, hükümlü ve tutuklular kadar personel açısından da ekstra sıkıntılar yaşanıyor.

Personelin olası bir saldırıya karşı kendini savunabilecek bir teçhizatı yok. Yeni güvenlik yasası çıktıktan sonra Jandarma'da bulunan savunmaya yönelik materyallerin personele verilmesi ile kendilerini daha iyi savunabileceklerine inanıyorlar. Bu da "Diyelim bayıltıcı sprey verildi ellerine. Bunu kötüye kullanmayacağından nasıl emin olunabilir? Mahkûm onun elinden alıp kendisine karşı kullanamaz mı?" gibi soruları akla getiriyor. "Doğrudur. Bu tür kurumlarda uygulamalar yapılırken her türlü ihtimaller göz önünde bulundurularak ve gerekli eğitimler verilerek her zaman dikkatli olunmalıdır." diyor Alanoğlu ve şöyle devam ediyor:

"Dünyanın hiçbir ülkesinde sıfır sorun olan ceza infaz kurumu yoktur. İnsanların bulunduğu bir toplumda her zaman bu riskler vardır. En az zararla nasıl çözüm bulunur? Kurum dışında veya kurumun belirli bir bölümünde, hükümlü ve tutukluların bulunduğu alan dışında, hazır bekletilen ve müdahale materyalleri olan, kurumun mevcuduna göre sayısı belirlenen, bir "hazır kuvvet" bulundurulmalı, herhangi bir olumsuzluk durumunda da bu ekip olaya müdahale etmelidir."

Zaman zaman personel mahkûm yakınları tarafından tehdit ediliyor. Çoğu zaman korktukları için yasal şikâyet hakkını kullanamıyorlar. Çünkü maddi yetersizliklerinden dolayı kırsal kesimlerde, hükümlü ve tutuklu ailelerinin bulunduğu yerlerde ikamet ediyorlar. Kendilerine ve yakınlarına zarar geleceğinden endişe ediyorlar.

Personele ait bilgilerin mahkûm yakınları tarafından biliniyor olmasının yarattığı gerginlik nasıl çözülür?" sorusunun tam bir yanıtı yok. Lojman sayısının artırılması, personelin ve ailesinin daha güvenli bir ortamda bulunması baskıları asgariye çeker deniyor. Personelimizin ancak yüzde 5'i lojmanlarda oturuyor. Lojmanlardan daha çok idari kadrolar yararlanıyor. Son zamanlarda kampüs ceza infaz kurumlarında da lojmanlar yapılsa da ihtiyacın çok altında.

Kaynak: gazete - Nuriye Akman
 
Kayıt
20 Mart 2012
Mesajlar
151
Beğeniler
0
#5
Evet üstte yazının eski olduğunu belirtmiştim ;)

Ne demek kardeşim.. Böyle haberler bizi mutlu edecek ondan paylaşma gereksimi duydum ;)
 
Yukarı Alt